Demre Beymelek Hakkımızda

GEÇMİŞTEN GELECEĞE MİRAS, BEYMELEK TAŞ EVLERİ PROJESİ


BEYMELEK BELEDİYESİ, Proje ortağı DEMRE KAYMAKAMLIĞI, İştirakçi ortaklar TARİHİ KENTLER BELEDİYELER BİRLİĞİ, ANTALYA DEVLET TİYATROSU, AKDENİZ BELEDİYELER BİRLİĞİ, TODOSK TOROSLAR DOĞA SPORLARI KULÜBÜ), DEMRE DENİZ TAŞIYICILAR KOOPERATİFİ, DEMRE ZİRAAT ODASI tarafından hazırlanıp, BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI’nın mali desteği ile hayata geçirilmiştir.

Anadolunun eski uygarlıklarından Likya’nın bir kenti olan MÖ 250-200 yıllarında yapılan İSİON(Beymelek yerleşimi), Müllere göre, Kalenin yapımcıları Mısır Tanrılarına izafeten burayı Tanrıça İSİS yeri anlamında İSİON olarak adlandırmışlardır. İsion Kalesi kazı ve onarım çalışmaları Beymelek Belediyesi ve Antalya Valiliği İl Özel idaresi katkıları ile devam etmektedir.
Beymelek Taş Evleri, baharın üç mevsim, yazın bir mevsim yaşandığı, Akdeniz’in bağrındaki dalyan gölünün 2 km kuzeyinde Torosların eteğinde hoyratça, özgürce uzanan gizli bahçede, zeytin, harnup(keçiboynuzu), yaban armut’u, palamut, pıynar ağaçları, begonvil zakkum ve kır çiçeklerinden oluşan köy yerleşkesidir.

Beymelek, tarihi 1530 lu yıllara dayanmaktadır. Kaş kazası kayıtlarına bakıldığında beymelik cemaati(topluluk,oymak) olarak karşımıza çıkmaktadır. Beymelek adını Selçuklu emiri Beg melik(Sultan’ın oğlu) den aldığı anlaşılmaktadır.
Osmanlının son döneminde, Konya Karaman üzerinden Antalya'ya gelen göçerler, buradaki nüfusun artması, otlakiye alanlarının yeterli olmaması nedeniyle, yayla yolundan Korkuteli üzerinden, bir kısmı Denizli, Aydın bölgesine, diğer gruplar Fethiye'ye göçerler. Burada da, mera alanlarını yeterli olmaması, çeşitli anlaşmazlıklar sonucu tebdili mekan(yer değiştirme) ederek Beymelek,Demre bögesine göç ederler.

1842 yıllarında İngiliz amiral Jeoloji ve Coğrafya uzmanı Thomas Spratt ve doğa bilimcisi profesör Edward Forbes,Beymelek İsion Kalesi ziyaretlerinde, yazılarında, etrafta sürülmüş toprak araziler ve birkaç kıl çadırdan bahsetmektedirler. Bugün yaşayan Beymelek halkının,göçerlikten yerleşik düzene geçişi bu yıllara dayanmaktadır. Yapı tarzı olarak bölgenin karakteristiği taş duvarlar örülmüş,üzeri ahşapla kapatılıp, geren(killi toprak) yada beyaz toprakla örtülüp, silindirik taşla sıkıştırılmıştır. Taş evlerde planlama, inşaat malzemeleri, Eski Likya'nın yapı tarzına, Özellikle tahıl anbarlarının yapı tarzı, Likya mezarları(lahitler) ile benzerlik taşımakta, taş yapılarda, etraftaki antik kentlerden taşınan devşirme taşlarda azda olsa kullanılmıştır. Evlerin içi toprak, kireç,saman kullanılarak sıva yapılmıştır.her evde ocaklık(şömine),odalarda ahşap raflar ve yüklükler bulunmakta,pencerelerde cam olmadığı gibi ahşap kepenklerle kapatılmakta,önünde yine ahşap verandalar yapılmıştır. Daha sonraları yakın dönemde çatılar kiremitle kaplanmış,pencerelere cam takılmıştır.


KEÇİNİN BASTIĞI YER BENİM TOPRAĞIMDIR.!

Yörüklük, konar göçerlik bir yaşam stili ve hayat anlayışının içeriği özüdür.! Göçebe hayat etnik bir aslı da yanında taşır.yaylak-kışlak kavramları içerisinde daima yer tutmakta ve buna bağlı hayvanların ihtiyaçlarının temini için mevsimsel hareket halidir. Anadolu çoğrafyası içerisinde 19. Yüzyıl başından itibaren insan ve çevresel faktörler konar göçerlik kavramınıdaetkiler...zaten bölge itibari ile muazzam bir çoğrafya içerisinde bulunan LİKYA'dır. Yörükler için bir mihenk taşı,1-1000 veren bereket kazanıdır.

Bozkır kültürü ile mayalanmış, at ve demir... Gerçek yörük kültüründe hayvanları, küçük çaplı tarımsal faliyetleri için bu bölge bonkördür. Iklimin yumuşak olması, toprağın bereketi, havanın sakinliği, floranınçoşkusu yeterince istekleri karşılarken, Akdeniz'in nazar boncuğu demre bir bakıma antik dünyanın bereketli hilali yerine günümüzün vekili olmuştur. 1900'lü yıllarda geçiş süreci başlamış, kıl Çadırlar ve taşımaya uyumlu eşyaları artık daha kısa menziller dahilinde hareket eden yörükler, demre ilçesinin beymelek bölgesinde yine çoğrafyadan karşıladıkları taş, toprak ve ağaç ile tek katlı içerisinde 2 oda ve hemen yanında ağılı bulunan üzeri toprak dam ile kapatılmış yer yer etrafı hala vazgeçemediği hayvanlarını kontrol adına Çit ile çevrilmiş 50 yada 60 metre kare hayat sunan evler inşa ederek ilk adımlar atılmıştır.

Kaynakların isteğe bağlı ve belirgin bir noktayı hedeflemeden belki daha bir deyişle ''ayrıldığı yere bir daha ne zaman geri döneceğini planlamadan ''yapılan göç hareketlerini yapan insanlar artık tek noktada sabitlenmiş yada yakın çevrede ikinci bir Oba adında mevki edinmişlerdir. Devlet tarafından kendilerine tahsis edilen yaylak ve kışlak hakları ile bu insanlar zaten kanaatkar ve sebaatkar olan anadolu ruhu kalıcı temelleri atarak sabitlenmiş stabil hale gelmiştir.

Hikâyemiz tam burada başlar: Adı HÜMMET GOCA olan heybetli yörük ve eşi ISMİHAN HANIM, Şeyh Bedrettin'in 15. Yüzyılda söylediği ''toprak işleyenin, şu kullananın''düsturu ile kardeşleri babası ve yakın akrabalarından ibaret yukarı beymelek bölgesine yerleşip yiğidin harman olduğu teke çoğrafyasının özü iki yanı keskin bıçak gibi dağların çevrelediği, önünde olabildiğince demre lagünü manzarası gören, diğer tarafta mısır tanrıçası ISIS‘in oğlu ISION adı verilen Likya dönemiision kalesi manzaralı yere ilk temeli atmıştır,ardından gelen savaş, yokluk, kıtlık ve yorgun bir imparatorlukdan arda kalan ızdırap dolu zamanları kıt kanaat geçirmişlerdir.

Ardından gelen kuşak molla Hüseyin,Kurtuluş savaşında,yıllar süren askerlik görevi sırasında Cepheden Cepheye koşarak Ülkesi adına kahramanca savaşmış,sıhhiye çavuşu olarak da yaralılara bizzat yardımcı olmuştur.Molla Hüseyin ve eşi Fatma hanım yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti yanında aldıkları ''GÜNGÖR'' soyismi diktikleri fidanlar ile bu topraklara sabit kalmışlardır.Bu aile dostluk ve arkadaşlığın en fedakar örneğini ,en küçük Çocukları Ali’yi,Çocuklarıolmayan,Beymelekdalyanında bir ara birlikte de balıkçılık yaptıkları Ahmet Şahin’e evlatlık olarak vermişlerdir. ALİ GÜNGÖR ve eşi HANİFE hanım büyürken aynı zamanda yörük kültüründen arda kalan birikimi korumuşlar balın yağla karıştığı, buğdayın zeytinle harman olduğu, keçi boynuzunun portakal ile karıştığı tarımsal faliyetlerlebirlikte yeni evinde üvey Anne, Babasıyla çok uzun yıllar sonra evlatlık olduğunu öğrenmiştir.

OSMAN GÜNGÖR ve eşi ALİYE GÜNGÖR 4.kuşağın imkanları dahilinde,Büyük Dededen kalan %80’i oturalamayacak halde olan bu Ata yadigarı Konağı, asıl amaç emeklilik projesi olmayıp ,salt bu kültürün gelecek nesillere aktarılması,tekrar yaşaması uğruna yapılmış proje, BAKA ( batı Akdeniz kalkınma Ajansı) desteği ile restore gören HÜMMET GOCA EVİ'ni günümüzde 10(On)yataklı,turizm işletme belgeli yeşilin mavi ile kuçaklaştığı tamamen aslına uygun mimari ve eşya ile desteklenmiş bir yaşam cenneti olarak,Akdeniz ve Beymelek dalyanının kuzeyinde,Torosların bağrında, Baharın 3 mevsim yazın bir mevsim yaşandığı,kırsal turizmin bütün olanaklarını Yurt içi ve Yurt dışından gelen konuklarına sunmaktadır. Aynı zamanda “Korunması gereken Kültür Varlığı” olarak tescil edilen bu İsletme bünyesinde müşteri değil kendi deyimi ile ''dost''ağırladıklarını ifade eden, yöresel yemeklerin ve yörede üretilen gıdaların sunulduğu mutfağı eşsizdir. Tüm bunlar ile yetinmeyen ilk realist köy romanımız ''KARABİBİK'' in evine sahip çıkıp aslına uygun restorasyon yapılarak İşletmeden bağımsız müstakil kalınabilinecek yer haline getirilmiştir.

İşletme bünyesinde,mimari yapısı Likya lahitleri ile benzeşen tahıl ambarları restore edilmiş dönemler içerisinde gelen konuklara sanatsal Faaliyet ve sergi imkanı sunulmaktadır.

Isletmede çeşitli hayvanları, çeşitli tavuk cinsleri,Peç kuşu,Bildircin,Tavşan,Tavus Kuşu gibi hayvanları görme ve bizzat yemleyerek besleme, görme imkanı olduğu gibi,Mevsiminde taze sağılmış keçi sütü, kümesten(folluk) yumurta bizzat Konuklar tarafından alınarak pişirilmektedir. (5 xx hayvan resimleri) Ayrıca Konak Bahçesinde ''dostluk bahçesi''adında düzenleme yapılmış ve gelen konukların, grupların bizzat kendi diktikleri fidanlar,

Uluslar arası Kültür alışverişine katkıda bulunmakta, bir anlamda yeni dostlukların temeli atılmaktadır. (6 xx dostluk bahçesi görselleri) Alternatif (kırsal) turizm adına bölgede eşi benzeri bulunmayan bu Konak, huzurun,doğallığın,sakinliğin tek adresi konumundadır. Antik bölge olması doğa tutkunları, foto trekking ve trekking yapanların tercihlerinde önceliği alan ve tamamı işaretlenmiş rotalar da,Dünyanın en iyi 10(on) rotasından biri olanLlikyayolu ve Yine Beymelek Belediyesi tarafından hayata geçirilen Aziz Nikolaos(Noel Baba) yolunda, onlarca Antik yerleşimleri görülmeye değerdir.